24 Haziran 2013 Pazartesi

PUTİN VE ERDOĞAN

CENK BAŞLAMIŞ 'IN PUTİN VE ERDOĞAN'I

Cenk Başlamış'ın ergenliğe adım adan çocuklarının başında bulunmak üzere Türkiye'ye döndüğünü biliyorduk. Ancak anladığımız kadarıyla Türkiye'ye dönüşünde seçeneklerini artırmak için Erdoğan güzellemeleri yaptığını görüyoruz.

Deutsche Welle Türkçe Servisine Gezi Parkı nedeniyle verdiği mülakattaki  iddiaları üzerinden geçeceğiz. 


"Putin iktidara geldiğinde muhalefeti bir engel olarak gördü ve saf dışı bırakmak için çaba gösterdi ve başarılı oldu." diyor sayın Başlamış.

 Ağağıda yıllara göre başkanlık seçimlerinde Putin ve önde gelen rakiplerinin oy oranları var.
    %             Putin        Komünistler    Milliyetçi Adaylar      Liberal Adaylar
2000             53.4                  29,5                   2.7                        5.9
2004             71.9                  13.8                   6.1                        3.9
2008             71.2                  18.0                   9.5                         0
2012             63.6                  17.1                   6.2                        7.9

2008 yılında seçilen  Medvedev'i de aynı ekipten olması dolayısıyla karşılaştırmaya dahil ediyorum. 2012'deki  seçimde Liberaller Mikhail Prokhorov'u desteklediler.

Görüleceği gibi Putin halef olarak gelip seçimi kazandığı 2000 yılından sonraki seçimlerde ağırlıklı olarak Komünist Partisi'ne giden oyları kendisine çekmiş görünüyor. Sayın Başlamış'ın kastettiği asıl muhalefet ise körü körüne batı yanlısı olan ve temel tezleri olarak Amerikan Büyükelçiliği'nin görüşlerini kabul eden bir kesimdir. Bunlar ise Putin'in ilk seçimiminde aldıkları oyları muhafaza etmekteler. 

Deevam ediyor. "Erdoğan Putin gibi muhalefeti yok etmeye çalışmadı, ancak mecliste diğer görüşlerin de temsil edilmesine olanak sağlayabilecek yüzde 10 barajını aşağıya çekmeyi başaramadı." Bu satırları yazması için bir insanını utanma duygularını yitirmiş olması gerekiyor.

Milletvekili seçim barajı yasayla getirilen bir düzenlemedir. İktidarda olduğu sürenin büyük çoğunluğunda anayasa değişikliği yapabilecek ve tüm dönemlerde de yasa değişikliği yapabilecek mutlak  bir çoğunluğa  sahip bir partinin bu değişikliği yapmamasını " sanki uğraştı da başaramadı edasıyla sunmak " yandaş medyada kendine bir mevki kapma gayreti dışında  bir açıklaması olmaz. Üstüne üstlük DTP'nin baraja takılmamak için bağımsız adaylarla girdiği 2007 milletvekili seçimlerinde, resimli bağımsız aday oy pusula uygulamasını yerine küçük puntolarla basılmış bağımsız aday listeleri hazırlanmıştır. Aynı uygulama 2011 seçimlerin de de devam etmiştir. Amaç bağımsız muhalif adaylara giden oyları azaltmaktı. Bunu yapan da "muhalefeti ezmeye çalışmayan" Tayyip Erdoğandı.

"Putin zaten hep "devletçi" olduğu için devlet kurumlarıyla, örneğin orduyla ya da gizli servisle bir hesaplaşmaya kalkışmadı." deyip  böyle bir hesaplaşmayı Erdoğan'ın yaptığını belirterek bütün puanları Erdoğan'ın hanesine yazıyor.

Erdoğan'ın devlet kurumlarıyla giriştiği mücadelenin demokrasi adına değil, AKP'lilerin kafalarındaki neo-osmanlı projeler adına yapıldığı son dönemde iyice ortaya çıkmıştır. Bu çatışmada da itici güçler toplumda var olan muhafazakar ve  laik dinamikler olmuştur. Rusya'da ise laiklik tüm toplum katmanlarına hakim olduğundan, toplumla ordu arasında böyle bir çatışma yoktur. 1991 sonrası Rusya'da ordu siyaset dışı kalmıştır. Ben bu tarihten sonra verilmiş bir muhtıra ya da sokaklara çıkan tanklar hatırlamıyorum Rusya'da.

Mücadele ettiği devlet erkini elde ettikten sonra Erdoğan'ın halkına sadece  bir günde sıktığı biber  ve göz yaşartıcı gazlar ,  Putin'in  son başkanlık döneminin tümünde sıktırdığı gazların 10o katından fazladır..

Karşılaştırma :

Demokratik olmayan Rusya da iki yıllık Putin karşıtı gösterilerde  : 

Ölü sayısı    :   0
Ağır Yaralı  :   0
 
Demokratik" Türkiye de son 20 günde polis saldırılarında:

Ölü Sayısı                : 4 kişi
Ağır Yaralılar           : 10'larca kişi
Gözünü Kaybeden   : 11 kişi

Sayın Başlamış her iki lider de muhafazakardır diyor. Ancak Putin'in toplumun önemli bir kesimini ötekileştirmesine ilişkin bir örnek bile veremezken Erdoğan'ın incileri çocukların bile dilinde.

1990'lı yıllarda batı tarafından Rusya'nın yağmalanması operasyonunda görev alan medya patronlarına Putin'in haddini bildirmesi de basının baskı altına alınması olarak yorumlanıyor ama yandaş basında 6 gazetenin aynı gün aynı manşetle Erdoğan'ı desteklemesi yerine, AKP ya da Ak Parti ifadelerinin  kullanılması konusundaki hassasiyetleri gibi  "hafif" bir baskı örnekleri veriliyor.  Sayın Başlamış'ın bahsettiği rus medya patronlarının her biri hakkında onlarca cezai takibat vardır ve bunlarında meslekleriyle bir ilgisi yoktur. Hemen hepsinin de adı mafia ile birlikte anılmaktadır.

Gelelim Çeçen -Kürt meselesine." Putin, Rus-Çeçen savaşları sırasında sertlik yanlısı bir tutum takındı ve ayrılıkçı gruplarla diyalog kurmadı. Buna karşılık son zamanlarda Erdoğan, 1980'lerden bu yana devam eden Kürt sorununu çözmek için adımlar atmaya başladı."

Bu konuda bir şey yazmak istemiyorum. İsteyen gider, wikipedia'da Çeçenistan maddesini okur. Adıyla, cumhurbaşkanıyla, parlamentosuyla, anadilde eğitim yapan okul ve üniversiteleriyle bir çok haklara sahip Çeçemlerle, Çeçenlerin sahip oldukları hakların % 10'una bile sahip olmayan Kürtleri kıyaslayıp puanları Putin yerine Erdoğan'a vermek içinde 21 yıl Rusya'da yaşamak gerekiyor herhalde.!!   Son bir tespit bugün Rusya'da 25 farklı anadilde eğitim yapan eğitim kurumları vardır, bunu bilmeden Çeçen, Kürt karşılaştırması yapanlar gülünç olurlar.

Rusya'nın ve Putin'in eksiklikleri var elbette yeri gelince biz de değineceğiz. Ancak köpeksiz köyde değneksiz gezen ABD ve müttefiklerine karşı en yüksek perdeden karşı çıkan bir lideri karalama kampanyalarına göz yummayalım. Benim bu haleti ruhiyem Batı'da bağımsız aydınlar ve geniş halk yığınları tarafından paylaşılmaktadır. Rusya ve Batı'nın karşı karşıya geldiği konuların bir çoğunda / buna Türkiye de dahil) medyadaki okuyucu yorumları ezici bir çoğunlukla Putin ve Rusya lehine olmaktadır.Bu da halkların sağduyusunu göstermektedir. Ana akım medyadaki (nato bazlı) rüzgarlara karşı direnen sağduyudur bu.